EVLİLİK SANA CENNET VADETMİYOR!
- haddizatında dergi
- 8 Ara 2024
- 2 dakikada okunur
Sevgili okuyucu 11 yıllık evlilik hayatı yaşamış ve halen yaşayan biri olarak evlilik hakkında yazı yazma hakkını kendimde görüyorum.
Günümüzde artan boşanma oranları beni bu yazıyı yazmaya yönlendirmiş olabilir.
Acaba evliliği toz pembe mi hayal ediyoruz? Evlenince toz pembe hayallerimiz yıkılıyor ve gerçeklerle yüzleşince hayal kırıklığına mı uğruyoruz? Ve ardından boşanmanın yollarını mı araştırıyoruz? Evet aynen öyle. Her evli bunları en az bir kez düşünmüştür.
Bu aşamaların hangisindesin?
Belki daha evlenmedin. Belki evlenip boşandın. Belki mutlu bir evlilik sürdürüyorsun. Belki de evlilik içerisinde büyük çıkmazların içindesin...
Haydi gel birlikte dertleşelim ve şu evlilik işini biraz irdeleyelim.
Öncelikle şöyle söyleyebilirim. Evlilik ciddi bir kurumdur. Her kavgada yıkılmaz. Toplumu oluşturan en küçük birimdir. Evlilik ailedir. Çocukların neşeyle koşturduğu, evli çiftlerin birbiriyle dinginleştiği yerdir. Yani teoride öyle olması gerekir. Ama tıpkı hayat gibi cennet vadetmez. Hayat içinde nasıl ki birçok fırtınaya yakalanıyorsak evlilik içinde de birçok sorunla karşılaşabiliriz.
Sen de kıymetli okuyucu, evlilik içinde birçok fırtınalara yakalanacaksın. Ne fırtınalar atlattım 11 yıl boyunca... Bir de gel bana sor!
Ama fırtınaya sabredince fırtına sonrası dinginleşen denizi ve denizin içinden doğan sabah güneşini de bir o kadar keyifle izledim.
Eğer evliysen zaten bunu biliyorsun. Yok değilsen buna hazır olmalısın. Çünkü sen de her evli gibi evlilik gemisinin kaptanı olacaksın. Kural belli: Kaptan gemiyi asla terk etmemeli!
Ben de evlilik gemisinde, yüzen gemimin kaptanıyım. Ve fırtına sonrası zarar gören gemimi her seferinde, sabırla ve bilgece bir anaçlıkla eskisinden bile güzel hale getiriyorum. Öyle ya içinde üç minik miço var. Benim tatlı miçolarım. Nasıl ıssızlık ortasında bırakabilirim ki gemimi... Ben fırtına çıktı diye bırakırsam miçolarım ne yapar?
İşte bu sebeple ben engin denizlere ve okyanuslara açıldığım bu heybetli evlilik gemime ömürlük bindim.
Bu geminin kadın ve erkek iki kaptanı var. Umuyorum ki hiçbir fırtınada gemim parçalanacak kadar zarar görmez. Çünkü parçalanan ve batmakta olan bir gemiden tek çıkış yolu vardır: Gemiyi terk etmek ve başka bir gemiye binmek...
Bunu hiçbirimiz istemeyiz. İnsan, olanı korumak ister. Konfor alanından çıkmak istemez. Hele de evlilik kurtarılabilir bir evlilik ise ve çocuklar varsa...
Tabi bu bahsettiğim evliliği devam ettirme durumu normal ilişkiler için geçerli. Eğer evlilik içinde şiddet vb. bir durum varsa bu patolojik bir vaka olabilir. Ve mağdur kişinin hem kendisini hem de çocuklarını koruma altına alması ve bu evlilik görünümlü eziyetten kurtulması ve kendi ayakları üzerinde durabilmesi gerekir.
Her evlilik başka başkadır. Nice eşler çok ilgilidir ama evlilik kısa sürebilir. Nice hediye vb. almayan ilgisiz görünümlü eşlerin evlilikleri ise ömürlük olabilir. Belki kişi çiçek, mücevher almıyordur ama hastayken bile ailesi için çalışıp çabalıyordur. Bu en pahalı mücevherlerden daha kıymetli bir emektir muhakkak...
O halde evlilik gemimizi kimseyle kıyaslamamalıyız. Bu gemiyi mümkün olduğunca huzurlu, eğlenceli bir yuvaya çevirmeliyiz.
Benden şimdilik bu kadar vesselam...
Tüm evliliklerin ömürlük, huzurlu ve mutluluk dolu olması dileğimle...
Begüm ÖZKAYA KURT
Comentarios